Gençler ve İnternet: Dijital Dünya Bir Çıkmaz mı, Kurtuluş Yolu mu?

İngiltere’de yapılan şaşırtıcı bir araştırma, gençlerin internetle olan karmaşık ilişkisini gözler önüne seriyor: neredeyse yarısı, dijital çağın getirdiği bu vazgeçilmez aracın olmadığı bir dünyada yaşamayı tercih ediyor. Sosyal medyanın ruh sağlıkları üzerindeki olumsuz etkileri, sahte hesapların yaygınlığı ve ebeveynlere karşı dürüst olmayan davranışlar, bu tercihin ardındaki acı gerçekleri ortaya koyuyor. İnternet, bir yandan bilgiye erişim ve bağlantı sağlarken, diğer yandan gençleri derin bir dijital yorgunluğa ve hatta tehlikelere sürükleyebiliyor. Bu durum, geleceğin dijital vatandaşları için sadece bir tercih meselesi olmaktan öte, ciddi bir sosyal ve psikolojik sorgulamayı da beraberinde getiriyor.


Sosyal Medyanın Gölgesi ve Dijital Kısıtlama İsteği

İngiltere’de 16 ila 21 yaş arasındaki gençlerle yapılan kapsamlı araştırma, sosyal medyanın gençlerin ruh halleri üzerindeki yıkıcı etkisini net bir şekilde ortaya koyuyor. Katılımcıların yaklaşık yüzde 70’i, sosyal medyada vakit geçirdikten sonra kendilerini daha kötü hissettiklerini belirtiyor. Bu oran, dijital platformların genç nesil üzerindeki psikolojik baskısını çarpıcı bir şekilde gözler önüne seriyor.

Daha da dikkat çekici olanı ise, katılımcıların yarısının, akşam 10’dan sonra belirli uygulama ve sitelere erişimlerini kısıtlayacak bir “dijital sokağa çıkma yasağını” desteklemesi. Bu, gençlerin kendi kendilerini koruma içgüdüsünün bir göstergesi. Ayrıca, yüzde 46’sı, internetin tamamen olmadığı bir dünyada genç olmayı tercih edeceklerini ifade ediyor. Bu tercihin ardında, dijital dünyanın getirdiği sürekli baskı, karşılaştırma kültürü ve siber zorbalık gibi faktörler yatıyor olmalı. Bu veriler, sosyal medyanın ve genel olarak internetin, gençlerin yaşamında bir çıkmaz yaratıp yaratmadığı sorusunu akıllara getiriyor.


Gizlilik Endişeleri ve Sahte Kimlikler: Dijital Dünyanın Karanlık Yüzü

Araştırma, gençlerin internet kullanım alışkanlıklarına dair daha derin ve endişe verici detayları da gün yüzüne çıkarıyor. Katılımcıların dörtte biri, sosyal medyada günde dört veya daha fazla saat geçiriyor. Bu durum, ekran bağımlılığı ve gerçek hayattan kopukluk riskini artırıyor. En çarpıcı itiraf ise, ankete katılanların yüzde 42’sinin ebeveynlerine ve vasilerine internette ne yaptıkları konusunda yalan söylediklerini belirtmesi. Bu, aile içi iletişimde dijital uçurumun ne kadar derinleştiğini gösteriyor.

Dijital kimlik yönetimi konusunda da gençler arasında ciddi sorunlar yaşanıyor. Katılımcıların yüzde 42’si çevrim içiyken yaşları hakkında yalan söylediğini, yüzde 40’ı sahte ya da “kullan-at” bir hesaba sahip olduğunu ve yüzde 27’si de tamamen farklı biriymiş gibi davrandığını itiraf etti. Bu sahte kimlikler, gençlerin çevrimiçi ortamda kendilerini güvende hissetme veya belirli sosyal beklentilere uyum sağlama çabasının bir sonucu olabilir.

İngiliz Standartları Enstitüsü tarafından yürütülen çalışmada 1.293 gençle yapılan anket, katılımcıların yüzde 27’sinin konumlarını çevrim içi ortamda yabancılarla paylaştığını da ortaya koydu. Bu veri, gençlerin çevrimiçi güvenlik risklerine karşı ne kadar savunmasız olabileceğini ve kişisel veri paylaşımı konusunda yeterince bilinçli olmadıklarını gösteriyor. The Guardian gazetesine göre aynı ankette, katılımcıların dörtte üçü pandemi nedeniyle internette daha fazla zaman geçirdiklerini belirtirken, yüzde 68’i internette geçirdikleri zamanın ruh sağlıklarına zarar verdiğini düşündüklerini ifade etti. Bu da pandeminin dijital bağımlılığı tetikleyici bir faktör olduğunu ve gençlerin bu durumdan olumsuz etkilendiğini kanıtlıyor.


Algoritmaların Tehlikesi ve Teknoloji Şirketlerinden Beklentiler

İntiharı önleme yardım kuruluşu Molly Rose Vakfı’nın CEO’su Andy Burrows, gençlerin çevrimiçi risklerin farkında olduklarının ve daha da önemlisi, teknoloji şirketlerinden kendilerini korumak için harekete geçmelerini istediklerinin açık olduğunu belirtti. Burrows, özellikle algoritmaların kendi hataları olmaksızın gençleri hızla zararlı ve üzücü materyallerin “tavşan deliklerine” sürükleyebilecek içerikler sağlayabileceğini sözlerine ekledi. Bu durum, yapay zeka destekli algoritmaların, gençlerin hassas psikolojileri üzerinde istenmeyen etkiler yaratabileceği gerçeğini ortaya koyuyor. Şirketlerin kâr odaklı algoritmaları yerine, kullanıcıların iyiliğini merkeze alan tasarımlara yönelmesi elzemdir.

Gençlerin bu dijital sarmaldan kurtulmak için çabaladıkları ve teknoloji şirketlerinden daha fazla sorumluluk bekledikleri aşikar. Bu beklenti, sadece algoritmaların düzenlenmesini değil, aynı zamanda daha güvenli ve sağlıklı çevrimiçi ortamların oluşturulmasını da kapsıyor. İnternetin sunduğu sınırsız olanakların yanı sıra, getirdiği risklerin de bilincinde olmak ve bu risklere karşı proaktif önlemler almak, hem ebeveynlerin hem de teknoloji şirketlerinin ortak sorumluluğundadır.


Gençlerin internet ve sosyal medyayla olan ilişkileri, hem faydaları hem de zararları barındıran karmaşık bir tablo çiziyor. Bir yandan bilgiye erişim, iletişim ve eğlence imkanları sunarken, diğer yandan ruhsal sağlık sorunları, gizlilik ihlalleri ve bağımlılık gibi ciddi riskler taşıyor. Araştırma sonuçları, gençlerin bu risklerin farkında olduğunu ve daha güvenli bir dijital çevre arayışında olduğunu net bir şekilde gösteriyor. Teknoloji şirketleri, algoritmalarını insan odaklı bir yaklaşımla tasarlamalı, ebeveynler çocuklarını dijital risklere karşı bilinçlendirmeli ve devletler de bu alanda daha etkili düzenlemeler yapmalıdır. Aksi takdirde, dijital dünya genç nesil için bir özgürlük alanı olmaktan çok, bir çıkmaz haline gelebilir.

Xiaomi İnat Etti: Kendi Çiplerini Üretecek Dev Hamleyle Teknoloji Zirvesini Hedefliyor

Çinli teknoloji devi Xiaomi, küresel çip kıtlığı ve tedarik zinciri sorunlarına karşı stratejik bir hamleyle kendi çiplerini üretme kararı aldı. Bu iddialı hedef doğrultusunda şirket, önümüzdeki on yıl içinde tam 7 milyar dolar harcamayı planlıyor. […]

Tesla’nın Robotu Optimus Artık Ev İşlerine Yardım Ediyor: Ütü, Yemek, Temizlik…

Elon Musk’ın vizyonuyla hayat bulan Tesla’nın insansı robotu Optimus, ev işlerinde insanlara yardım etme becerilerini sergileyerek teknoloji dünyasında büyük yankı uyandırdı. Yayımlanan videolarda Optimus’un ütü yaparken, yerleri süpürürken ve hatta yemek karıştırırken görülmesi, robotik teknolojinin […]

Yapay Zeka Uzaydaki En Büyük Yardımcı Olabilir: Astronotlara Zaman Kazandırıyor

Birleşik Arap Emirlikleri’nin ve tüm Arap dünyasının ilk kadın astronotu Nora Al Matrooshi, yapay zekânın uzaydaki çalışmalar açısından devrim niteliğinde bir fayda sağlayabileceğini kesin bir dille belirtti. Bu teknoloji, uzay görevlerinde astronotların üzerindeki yükü hafifleterek […]